Gezi Tarihi: 14 - 15.09.2012
14 Eylül 2012 Cuma günü tüm haftanın yorgunluğu üzerimizde iken yola çıktık. Bartın ilinin 17 km kuzeyinde yer
alan Amasra’ya ulaşmamız takriben 8 saatimizi aldı. Aslında keşfetmenin yola
çıkış anıyla başladığına inanırım ama bu gezide gece gece gözlemleyeceğim bir
şey olamadı. Böylelikle yolun kendisi değil gideceğimiz yer asıl başlangıcımız
oldu. Ama ne başlangıç!
![]() |
Amasra Anı, Ali İhsan GÖKÇEN |
Buraya daha önceden de gelmiş olmama rağmen güzellik ve
tarih kokan koyu gördüğümüz seyir tepesindeki görsel şölen benim için yine inanılmazdı.
Fatih Sultan Mehmet, Karadeniz seferi sırasında burayı ilk gördüğünde
dudaklarından şu sözler dökülmüş "Çeşm-i Cihan (Dünya'nın göz bebeği) bu
mu ola? " O padişah ki 1453’te İstanbul'u fethetmiş ama bu güzellik karşısında dile gelmiş, biz de bu anı
ölümsüzleştirmek için hemen makinelerimize sarılmıştık.
Seyir tepesinden ayrılırken anı
fotoğraflarımız ceplerimizde mutlu ama birazcık acıkmış bir halde kasabaya
dağıldık. Küçük bir sahil kasabası havasını hiç kaybetmemiş Amasra. Bizi önce
teyzelerimizin sattığı yöresel yiyecek pazarı karşıladı. Manda sütünden
yapılmış peynir, envai çeşit reçel ve daha nice doğal besin… Pazara yakın bir
yerde bir heykel dikkatimi çekti. Ama bu heykel alışkın olduğumuz gibi padişah
kaftanı giymiş biri değil, gençten bir adamındı. Yaklaştığımda fark ettim ki
trafik kazasında hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu’ya Amasralılar vefa
borcunu böyle ödemiş.
Kahvaltı sonrası tarihi köprünün
üzerinde tüm grup yeniden buluştuğunda havanın güzelliğine şükrediyorduk. Tarihi köprünün üstünde hatıra fotoğrafları çekildi. Kemere Köprüsü
Roma döneminde yapılmış, köprü kenarları ise toprak kayması nedeni ile
günümüzde restore edilmiştir. Amasra`daki Sormagir Mahallesi ile Boztepe - Zindan
Mahallesi’ni birbirine bağlamakta. Eski zamanlarda köprünün altı çakıl taşları
ile kaplı imiş ama sonrasında temizlenerek köprünün altından akım sağlanmış. Zaten
daracık olan köprüye ulaşım iki ayrı ufak geçitten geçilerek sağlanmakta. Araçların
kemerlerin arasından zorlanarak geçişlerini izlemek keyifli anlardı.
![]() |
Amasra Anılar, 2012 |
Kasaba etrafında keşif turlarımız
sonrasında yine yüksek bir tepeden Amasra’ya bu sefer de Büyük Liman kısmından
baktık. Havanın güzelliğini fırsat bilen günübirlikçi turların deniz sefasını
yukarıdan izlerken, denizde bizim de bir turu hak ettiğimizi düşünen hocamızın
direktifi ile limana doğru yürümeye başladık. Yol üstünde çocukların sek sek
çizimlerinde yer yer eğlendik. Tarih kokan şehirde köşe başında rastladığımız
kalıntıları fotoğrafladık. Bir çok evin önünde farklı objeleri ( eski süpürge,
ayakkabı, tencere gibi … ) saksı olarak kullandıklarını görüp çiçeklerin güzelliğine
daldık. Ama tadı damağımızda kalan, bizi çocukluğumuza götüren esas olay bazı
arkadaşlarımızın ağaca çıkıp incir toplaması oldu. Keyifli anlardan sonra
vardığımız limanda tekneye binerek Dünya'nın göz bebeğine bir de denizden
baktık. Havanın ve ışığın bu otantik kasabada bize gülüşünü her anda
fotoğraflamaya çalıştık. Portre denemeleri yapıldı, reflektör kullananları
keyifle izledik. Lens değiş tokuşları yapılıp farklı ekipmanların
performansları izlenildi. Kısacası fotoğrafla beraber gelen kaçınılmaz paylaşım
ortamı herkesi sarmaladı.
Görsel şölenden sonra iyi bir
ziyafet çekmek farz olmuştu. Taze balık, en az 20 çeşit malzeme ile yapılan meşhur
Amasra Salatasını göz açıp kapayıncaya kadar tükettikten sonra sıra gelmişti
manda sütünden yapılan ballı yoğurdu denemeye. Bu eşsiz tadı da tattıktan sonra
tekrar Amasra sokaklarına attık kendimizi.
Biz fotoğraf çekme amaçlı günübirlik olarak gittik Amasra'ya. Fakat yaz aylarında hafta sonunu geçirmek, İstanbul'dan uzaklaşmak amaçlı gidilmesini de öneririm. Yemekleri, havası, suyu ayrı güzel gerçekten de!...
Ness, Nikon D7000 |
Ness, Nikon D7000 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder