27 Aralık 2013 Cuma

ISO Nedir?

ISO: ‘International Organization for Standardization’ yani ‘Uluslararası Standartlık Örgütü’nün kısaltmasıdır. Bizim fotoğrafçılık terimlerinden ISO ile kastetmek istediğimizi aslında ‘ISO Speed’dir yani ‘ISO hızı’dır. 

Genel kullanımda sadece ISO kullanıldığı için sitemizde de sadece ISO olarak geçecek. ISO, optik algılayıcının ışığa duyarlılığını belirtir yani ISO arttıkça optik algılayıcı ışığa karşı daha hassas olacaktır. 

Filmli dönemde ISO 6 ile ISO 3200 arasında filmler bulunabiliyorken dijital makinalarda ISO 50-102,400 arasında seçeneklere sahibiz ve her geçen sene çıta biraz daha yükseliyor. DSLR makinelerin hem filmli SLR, hem de kompakt fotoğraf makinelerine göre asıl avantajı da burada ortaya çıkıyor: Işığın yetersiz olduğu ortamlarda da çekim yapabilmek.

ISO’nun kullanımı enstantane ve diyaframa destek olacak şekilde olmalıdır. Normal çekimlerinizde ISO değerini makinenin sahip olduğu doğal en düşük ISO değeri olarak kulanmalısınız. Bu değer makinenizin modeline göre değişmekte ama genelde ISO100 veya ISO200′dür. Eğer en düşük ISO değerinde, kullanmak istediğiniz enstantane ve/veya diyafram değeri az pozlamaya neden oluyorsa, yani fotoğraf olması gerektiğinden karanlık çıkıyorsa o zaman ISO değerini arttırarak doğru pozlama elde edebilirsiniz.

ISO değerleri nelerdir?

50, 100, 125, 160, 200, 250, 320, 400, 500, 640, 800, 1000, 1250, 1600, 3200, 6400, 12,800, 51,200, 102,400

Not: Bu değerler 1/3 duraklı enstantane değerleridir. Kalın yazılmış olanlar tam durak olup, 2 tam durak arasında 2 adet de 1/3 duraklık değer yer alır. 400 değeri 200 değerinin 2 katı ışık sağlar.

ISO'nun fotoğrafa etkisi nasıldır?

ISO’nun fotoğraf üzerindeki etkisi doğrudan görüntü kalitesi üzerinedir. Yüksek ISO değerlerini kullandıkça genel görüntü kalitesi düşer. Detay kayıpları başlarken, gürültü miktarları gözle görülür bir şekilde artar. Bu nedenle ışığın yetersiz olduğu durumlarda çekeceğiniz konuya göre değişecektir ama ISO’yu yükseltmek son tercih olmalıdır.

ISO'nun Etkisi

Yüksek ISO, hızlı enstantane kullanmaya izin verir.

En yüksek ISO değerinden genelde uzak durmak gerekir.

Kaynakça: İnternet


23 Aralık 2013 Pazartesi

YEDİGÖLLER

Gezi Tarihi: 09.11.2013 


Nasıl iş bu
Her yanına çiçek yağmış
Erik ağacının
Işık içinde yüzüyor
Neresinden baksan
Gözlerin kamaşır
Oysa ben akşam olmuşum
Yapraklarım dökülüyor
Usul usul
Adım sonbahar
Atilla İLHAN

Sonbahar insana hep hüzün verir ünlü şairin dizelerinden de anlaşılacağı gibi.  Ömürden bir yıl daha geçmiştir, önümüz de kıştır… Erkenden havanın kararması bir yana soğuk olması bir yana… Gelin görün ki biz fotoğrafçılar için doğanın büründüğü tüm renkleri gözlemleyebilmek adına sonbahar da güzeldir! Hele ki Yedigöller'e ikinci kere giden bizler için daha da güzeldi o gün...

Tüm haftanın yorgunluğu üzerine 6 saatlik engebeli bir yolculuk yapmak akıl işi değil tabi…  Yol boyunca kesintisiz uyuduğumdan Ali İhsan Hocamızın heyecan dolu sesi kulağıma ilk çalındığında önce bir anlam veremediğimi hatırlıyorum. “Arkadaşlar, ışık çok güzel! Hemen makineleri alın, yemeği sonra yersiniz!” Eşimiz, arkadaşımız, ebeveynlerimiz verse şu tavsiyeyi güleriz - kızarız belki. Ama fotoğraf uğruna konfor alanını defalarca yerle bir etmiş olan bizler için artık bu bir uyanış çağrısı!

Muhteşem sabah güneşi göle vurdukça artık çıplaklaşmış ağaçların yansımaları bize enfes kareler sunuyor. Bir tatlı huzur almaya gelmiştik Yedigöller’den, işte önümüzde tüm bakirliğiyle, sessizliğiyle bizi bekliyor. Bolu ili içerisinde yer alan Yedigöller Milli Parkı 1965 yılında açılmış. Yedigöller'e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş. İşte bu heyelan göllerinin adı: Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl’dür. Yedigöllerin hakim bitki örtüsünün kayın olduğu, ayrıca meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, göknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi değişik tür ağaçların da görüldüğünü Hocamızdan öğreniyoruz. Genellikle bizim gibi günübirlikçilerin kaçış alanı olmaktan ziyade Yedigöller kampçıların, karavancıların da doğayla buluşma yeri.


Kali, Canon 550 D, 2013


Ness, Nikon D7000, 2013
Kali, Canon 550 D, 2013
Ness, Nikon D7000, 2013

İlk durağımız olan Büyükgöl ve çevresini fotoğraf için en mükemmel zaman olan sabahın ilk ışıklarıyla gezdikten sonra sıra geliyor karnımızı doyurmaya. Bir önceki geziden tecrübe ettiğimiz gibi bölgede alışveriş yapılacak, vakit öldürülecek, kısaca tüketilecek bir tesis olmadığını bildiğimizden yanımızda getirdiğimiz kumanyalarımızı gölün etrafında büyük bir keyifle yiyoruz. Yedigöllerin ilk görüşte güzelliğini kavramış bizleri bekleyen ikinci sürprize doğru yol almak için araçlarımıza biniyoruz. Yaklaşık 20 dk’lık yolculuktan sonra Kapankaya Seyir Tepesi’ne ulaşıyoruz. Sıra sıra dizilip yokuş yukarı nefes nefese biz ofis çalışanlarını çok yoran yürüyüş ardından tepeye ulaştığımızda herkes çocuklar gibi şen. Zira tüm vadi ayaklarımızın altında…3 tane gölü ağaçların nasıl çevreleyip sarmaladığını bir de yukarıdan görme şansı elde ediyoruz. Hocamızın fotoğraf çekim teknikleri, bölgenin coğrafi konumu hakkında bilgi aktarımını ve artık ne yazık ki sonbahar mevsiminin nasıl yaşanmadığını deneyimleriyle paylaşmasını merakla dinliyoruz. En son 2005 yılında bir çayın demlenmesi gibi yavaş yavaş havanın soğuması sebebiyle ağaçlar yapraklarını toprağa olması gerektiği gibi bırakmış. Sonrasında ise ani hava değişimi nedeniyle bir – iki  gecede yapraksız kalmış koskoca ağaçlar.


Kali, Canon 550 D, 2013

Seyir Tepesi’ni geride bırakarak İncegöl’ün etrafına bir inci kolye gibi dizilmiş fotoğraf çekerken buluyoruz kendimizi. Oldukça küçük bir gölü bu kadar özel yapan etrafındaki heybetli ağaçların güzelliğine güzellik katan göldeki yansımalar. Kahverenginin her tonu, arada sarı, yeşil bize eşlik eden renkler. Şehirden uzakta burada olduğumuza, fotoğraf için yine eşsiz güzelliklere tanıklık ediyor oluşumuza her birimiz şükrediyor. 



Ness, Nikon D7000, 2013
Nazlıgöl’ün etrafında kısa bir moladan sonra vadi boyunca heyecanlı olacak bir yürüyüşe geçiyoruz. Kamp alanını geride bırakarak ormanının içine doğru sokuldukça kısa süreli yol kayıpları olmuyor değil. Gülenkayalar’ı aşıp Şelale’ye ulaşıyoruz ama nasıl ulaşmak!.. Beraber hareket etmenin, yardımlaşmanın, düşeni tutmanın en güzel örnekleri sergileniyor. Şelale’ye ulaşmanın ödülü ise kaydettiğimiz güzel fotoğraflar.


Kali, Canon 550 D, 2013

Vadi içinde fotoğrafla yoğrulmuş dakikalardan sonra açık havaya alışkın olmayan birçoğumuz için yine ağırlık ve açlık baş gösteriyor. Hocamız ile dinlendiğimiz bir anda gezide yer almayan, tamamen tesadüf eseri karşılaştığımız ÜFK üyesi arkadaşımız bize sıcak çaya kadar uzanan ikramlarda bulunuyor. Artık o kadar kalabalık bir aileyiz ki!.. Hepimiz şaşkın ama büyük bir minnettarlık ile ikramları mideye indiriyoruz. 

Geri dönüş yoluna saat 16:00 gibi düşüyoruz. Günün yorgunluğu üzerimizde ama yine ailemizle bir gün geçirmiş gibi huzurlu, doğada zaman geçirmiş olmanın verdiği mutlulukla bu günü sonlandırıyoruz. 

Yedigölleri hem günübirlik hem de kampçılığı seven herkes için öneriyoruz... Yol çok uzun ama göreceğiniz manzara ve bakir doğa her şeye değecek inanın! 


Yedigöller Anı


18 Aralık 2013 Çarşamba

Enstantane Nedir?



Obtüratör
Enstantane (Örtücü), fotoğrafçılıkta pozlandırma süresi. Fransızca anlık, ansızın anlamındaki "instantané" kelimesinden gelir. Işık Düzeneği; Obtüratörün açılması ile kapanması arasında geçen zaman; yani, ışığa duyarlı alanın ışık aldığı süre. Bu süre algılayıcının kaç saniye pozlanacağını gösterir diyebiliriz. Perde, DSLR fotoğraf makinelerinde mekanik iken, kompakt makinelerde elektronik olabilmektedir ama her ikisinin yaptığı görev aynıdır; algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşeceğini belirlerler.

Enstantane konunuzun fotoğrafta nasıl bir hareketlilikte çıkacağını belirler. Eğer hızlı bir konuyu çekmek istiyorsanız hızlı bir enstantane ( 1/125 saniye veya daha azı) kullanarak hareketi dondurabilirsiniz. Farklı bir şekilde, yavaş enstantane kullanarak harekette devamlılık hissi de verebilirsiniz ki bu özellikle akan dere fotoğraflarındaki pürüzsüz dokuyu elde etmenize yardımcı olur.

1 saniyeden daha hızlı pozlarda kullanılan 1EV büyüklüğündeki değerler şöyledir: Sayılara '1/' ekleyiniz (örnek: 15, 1/15 olmalı, yani saniyenin 15'de biri) 2, 4, 8, 15, 30, 60, 125, 250, 500, 1000, 2000, 4000, 8000...

1 saniyenin üzerinde pozlamalar için, 2, 4, 8, 15, 30 saniye mevcuttur.
Yukarıdaki değerlerlerin aralığı her fotoğraf makinesinde farklılık gösterir. Genelde profesyonel ve yarı profesyonel makinelerde enstantane aralığı geniştir. Ancak amatör, kompakt makinelerde ise enstantane değeri ayarlanamaz ve sabittir.

Kısa pozlama: Hareketi dondurma, çok ışığın olduğu durumlarda optik algılayıcıya düşen ışığı azaltmak için hızlı enstantane değeri kullanarak çekim yapılmasıdır.

Uzun pozlama: Kaydırma gibi hareketin devamlılığını fotoğrafa yansıtmak için, ortamda az ışık olduğunda optik algılayıcıya düşen ışığı arttırmak için yavaş enstantane değeri kullanarak çekim yapılmasıdır.

Bulb: (Türkçe karşığı sınırsızdır; Kısaltması: B): Enstantane değerinin makinenin izin verdiği en yavaş enstantaneden daha da yavaş olmasını istediğiniz durumlarda makinanın B modunu devreye sokarak istediğiniz kadar uzun pozlama yapabilirsiniz. Kimi modellerin mod tekerinde ‘Bulb’ için ayrı bir konum bulurken çoğu DSLR modelinde enstantaneyi 30 veya 60 saniyeden bir kademe daha yukarı aldığınızda karşınıza çıkar. Bu şekilde çekim yaparken uzaktan kumanda veya deklanşör kablosu kullanılması yararlı olacaktır çünkü doğrudan deklanşör düğmesini kullanmak makinede titreşime neden olacaktır.

Açık ve Kapalı Örtücü 

Enstantane ile diyafram açıklığı fotoğraf filminin üzerine düşen ışık miktarını belirler. Bu iki değişkenin alacağı farklı değerler fotoğrafta değişik efektlere yol açar.

Bu değerlerin her bir atlayışı, diyafram, ISO/ASA (hassasiyet) gibi şartlar aynıyken, iki kat ışık pozlamak demektir.

Enstantane değerleri nelerdir?

8000, 6400, 5000, 4000, 3200, 2500, 2000, 1600, 1250,
1000, 800, 640, 500, 400, 320, 250, 200, 160, 125,100, 80,
60, 50, 40, 30, 25, 20, 15, 13, 10, 8, 6, 5,
4, 0″3, 0″4, 0″5, 0″6, 0″8, 1″,  1″3, 1″6,
2″, 2″5, 3″2, 4″, 5″, 6″, 8″, 10″, 13″, 15″, 20″, 25″, 30″

Not: Bu değerler 1/3 duraklı enstantane değerleridir. Kalın yazılmış olanlar tam durak olup, 2 tam durak arasında 2 adet de 1/3 duraklık değer yer alır. Her bir değer, kendinden önceki değerin sağladığından 1/3 durak daha fazla ışık demektir. Mesela 1/4000, 1/8000′in 2 katı ışık sağlar. Ekranda gösterimi kolay olsun diye yukarıdaki değerler şeklinde görülürler. ” işareti barındırmayanlar 1/değer saniyedir yani 8000 değeri 1/8000 saniyedir. ” işaretini barındıranları okumanın en kolay yolu ise ” işaretini nokta olarak okumaktır yani 0″5 değeri 0.5 saniye, 8″ değeri de 8 tam saniyedir.

Diyaframın fotoğrafa etkisi nasıldır?

Enstantane Zamanları
Enstantane Zamanları

Enstantane Zamanları


Hareketi Durdurmak
Kaynakça: İnternet



16 Aralık 2013 Pazartesi

Çeşm-i Cihan bu mu ola?

Gezi Tarihi: 14 - 15.09.2012


14 Eylül 2012 Cuma günü tüm haftanın yorgunluğu üzerimizde iken yola çıktıkBartın ilinin 17 km kuzeyinde yer alan Amasra’ya ulaşmamız takriben 8 saatimizi aldı. Aslında keşfetmenin yola çıkış anıyla başladığına inanırım ama bu gezide gece gece gözlemleyeceğim bir şey olamadı. Böylelikle yolun kendisi değil gideceğimiz yer asıl başlangıcımız oldu. Ama ne başlangıç! 


Amasra Anı, Ali İhsan GÖKÇEN

Buraya daha önceden de gelmiş olmama rağmen güzellik ve tarih kokan koyu gördüğümüz seyir tepesindeki görsel şölen benim için yine inanılmazdı. Fatih Sultan Mehmet, Karadeniz seferi sırasında burayı ilk gördüğünde dudaklarından şu sözler dökülmüş "Çeşm-i Cihan (Dünya'nın göz bebeği) bu mu ola? "  O padişah ki 1453’te İstanbul'u fethetmiş ama bu güzellik karşısında dile gelmiş, biz de bu anı ölümsüzleştirmek için hemen makinelerimize sarılmıştık.


Ness, Nikon D7000

Seyir tepesinden ayrılırken anı fotoğraflarımız ceplerimizde mutlu ama birazcık acıkmış bir halde kasabaya dağıldık. Küçük bir sahil kasabası havasını hiç kaybetmemiş Amasra. Bizi önce teyzelerimizin sattığı yöresel yiyecek pazarı karşıladı. Manda sütünden yapılmış peynir, envai çeşit reçel ve daha nice doğal besin… Pazara yakın bir yerde bir heykel dikkatimi çekti. Ama bu heykel alışkın olduğumuz gibi padişah kaftanı giymiş biri değil, gençten bir adamındı. Yaklaştığımda fark ettim ki trafik kazasında hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu’ya Amasralılar vefa borcunu böyle ödemiş.

Kahvaltı sonrası tarihi köprünün üzerinde tüm grup yeniden buluştuğunda havanın güzelliğine şükrediyorduk. Tarihi köprünün üstünde hatıra fotoğrafları çekildi. Kemere Köprüsü Roma döneminde yapılmış, köprü kenarları ise toprak kayması nedeni ile günümüzde restore edilmiştir. Amasra`daki Sormagir Mahallesi ile Boztepe - Zindan Mahallesi’ni birbirine bağlamakta. Eski zamanlarda köprünün altı çakıl taşları ile kaplı imiş ama sonrasında temizlenerek köprünün altından akım sağlanmış. Zaten daracık olan köprüye ulaşım iki ayrı ufak geçitten geçilerek sağlanmakta. Araçların kemerlerin arasından zorlanarak geçişlerini izlemek keyifli anlardı.


Amasra Anılar, 2012
Kasaba etrafında keşif turlarımız sonrasında yine yüksek bir tepeden Amasra’ya bu sefer de Büyük Liman kısmından baktık. Havanın güzelliğini fırsat bilen günübirlikçi turların deniz sefasını yukarıdan izlerken, denizde bizim de bir turu hak ettiğimizi düşünen hocamızın direktifi ile limana doğru yürümeye başladık. Yol üstünde çocukların sek sek çizimlerinde yer yer eğlendik. Tarih kokan şehirde köşe başında rastladığımız kalıntıları fotoğrafladık. Bir çok evin önünde farklı objeleri ( eski süpürge, ayakkabı, tencere gibi … ) saksı olarak kullandıklarını görüp çiçeklerin güzelliğine daldık. Ama tadı damağımızda kalan, bizi çocukluğumuza götüren esas olay bazı arkadaşlarımızın ağaca çıkıp incir toplaması oldu. Keyifli anlardan sonra vardığımız limanda tekneye binerek Dünya'nın göz bebeğine bir de denizden baktık. Havanın ve ışığın bu otantik kasabada bize gülüşünü her anda fotoğraflamaya çalıştık. Portre denemeleri yapıldı, reflektör kullananları keyifle izledik. Lens değiş tokuşları yapılıp farklı ekipmanların performansları izlenildi. Kısacası fotoğrafla beraber gelen kaçınılmaz paylaşım ortamı herkesi sarmaladı.

Görsel şölenden sonra iyi bir ziyafet çekmek farz olmuştu. Taze balık, en az 20 çeşit malzeme ile yapılan meşhur Amasra Salatasını göz açıp kapayıncaya kadar tükettikten sonra sıra gelmişti manda sütünden yapılan ballı yoğurdu denemeye. Bu eşsiz tadı da tattıktan sonra tekrar Amasra sokaklarına attık kendimizi.

Biz fotoğraf çekme amaçlı günübirlik olarak gittik Amasra'ya. Fakat yaz aylarında hafta sonunu geçirmek, İstanbul'dan uzaklaşmak amaçlı gidilmesini de öneririm. Yemekleri, havası, suyu ayrı güzel gerçekten de!... 


Ness, Nikon D7000


Ness, Nikon D7000









12 Aralık 2013 Perşembe

Diyafram Nedir?

Diyafram Yaprakları

DİYAFRAM: Fotoğraf çekildiği anda lensteki açıklıktır. Objektiflerde ışık miktarını ayarlayan yapraklı mekanizmaya verilen addır. Aparture olarak ta adlandırılır. Bu mekanizmada yer alan yaprak biçimindeki diyafram parçaları açılıp kapatılarak ışık miktarı ayarlanır. Bunu sağ taraftaki  fotoğrafa bakarak rahatça anlayabilirsiniz.

Fotoğraf çekmek istediğinizde, deklanşöre bastığınızda ışık ışınları lensin izin verdiğiniz diyafram aralığından geçer ve sensörünüzde görüntüyü oluşturur. Yani ayarladığınız diyafram değeri, deliğin büyüklüğünü belirtir; bu da basit olarak ne kadar ışık istediğinizdir. Delik ne kadar büyük olursa o kadar fazla ışık sensöre düşer.


Diyafram Mekanizması

Diyafram Bıçakları(yaprakları) ve Açıklığı

Diyafram ışık miktarını ayarlamanın yanı sıra oluşan görüntünün niteliğini yani net alan derinliğini de doğrudan etkilemektedir. Çünkü diyaframı açtığımızda diyaframdan geçen ışık ışınlarının optik algılayıcımıza düşme açıları değişir ve sadece odaklama yaptığımız bölge netken, geriye kalan alanların bulanık olmasına neden olur. Yani diyafram hem ışık miktarını hemde net alan derinliğini kontrol etmemizi sağlar.                                                                 
                                                                   
Diyafram Yaprak Aralıkları
Fotoğraf ışık demektir. Işığı kontrol etmemizi sağlayanda diyaframdır. Diyafram açıklığı yani diyafram değeri f/1,4 gibi rakamlar ile ifade edilir. f:1.4, f:2 bu şekildede bir yazım görebilirsiniz. Ekranda gösterimi daha kolay olsun diye sadece sayı değeri bulunur ama aslında ‘f/değer’ şeklindedir yani 1.4 için f/1.4 diyafram.

Buradaki f harfi bir anlam taşımaz , rakam (1,4) ise diyafram açıklığını bize gösterir.   Diyafram değerleri (f/ 1.0- f /1.2 – f/1.4 – f/1.8 – f/2 – f/2.8 – f/4 – f/5.6 – f/8 – f/11 – f/16) şeklinde karşımıza çıkar. Buradaki değerler diyaframın dış kısmıyla diyafram açıklığı arasındaki mesafeyi ifade ettiğinden diyafram değeri ne kadar küçük olursa diyafram açıklığımızda o kadar çok olacaktır.

1.0, 1.1, 1.2, 1.4, 1.6, 1.8, 2.0, 2.2, 2.5, 2.8, 3.2, 3.5,4.0, 4.5, 5.0, 5.6, 6.3, 7.1, 8.0, 9.0, 10, 11, 13, 14,16, 18, 20, 22, 25, 29, 32, 36, 40, 45, 51, 57,64, 72, 81, 91

Bu değerler 1/3 duraklı diyafram değerleridir. Kalın yazılmış olanlar tam durak olup, 2 tam durak arasında 2 adet de 1/3 duraklık değer yer alır. Her bir değer, kendinden önceki değerin sağladığından 1/3 durak daha az ışık demektir. Mesela f:2, f:2.8′in 2 katı ışık sağlar.

Diyafram açıklığı ne kadar çok olursa makinemiz o kadar çok ışık alacaktır. Ayrıca fazla ışık bize daha hızlı *enstantane değerlerinde çekim yapmamızı sağlar. Bununla birlikte ne demiştik diyafram alan derinliğini ayarlamamıza yardımcı oluyordu. Açık diyaframa sahip bir objektif de alan derinliğini daha çok düşürmek mümkündür.  Ayrıca ışığın yetersiz olduğu mekan ve zamanlarda açık diyafram hayat kurtarır.

Lensimizin sahip olduğu diyafram değerini nasıl okuruz ?

Canon 18-135 mm
Lensi 18mm’de kullanırken kullanabileceğiniz en açık diyafram değeri f/3.5 olacaktır. f/1.8 kullanmanız imkansızdır ama f/3.5 değerinden daha kısık diyafram değerlerini yani daha büyük f değerlerini kullanabilirsiniz. 135mm odak uzaklığında da kullanabileceğiniz en açık diyafram (en küçük f değeri) f/5.6′dır.

Nikon 14-24 mm
Kimi değişken odak uzaklıklı lenslerde ise sabit diyafram değeri mevcuttur. Bu lensler değişken diyafram değerli lenslere göre daha pahalı olurlar. Bu tarz lenslere örnek olarak AF-S NIKKOR 14-24mm f/2.8G G ED lensini verebiliriz.

Diyaframın Etkisi

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi büyük f değeri yani kısık diyafram kullanarak fotoğraftaki net alan miktarını büyük tutabileceğimiz gibi, küçük f değeri yani açık diyafram ile net alan derinliğini azaltıp konuyu sahnenin geri kalan kısmından ayırabiliriz.


Diyaframın fotoğrafa etkisi nasıldır?

Diyaframın alan derinliğini değiştirerek fotoğraftaki net alan miktarını değiştirdiğini söylemiştik. Bu bölümde örnek fotoğraflar ile diyaframın fotoğraf üzerindeki etkisine bakacağız.



Diyaframın Işık Etkisi

Diyaframın Alan Derinliği Etkisi

Diyaframın Işık ve Alan Derinliği Etkisi


*enstantane: Obtüratör hızı ya da perde hızı olarak da geçebilen enstantane, deklanşör düğmesine (fotoğraf çekmek için bastığımız düğme) bastığımızda optik algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşürüleceğini belirtir.

Kaynakça: İnternet








                                                 

10 Aralık 2013 Salı

SSM'deki Anish KAPOOR

Sakıp Sabancı Müzesi'nde birçok sergiye gittim, ama Dali de dahil bu kadar soyut olanını görmemiştim sanırsam. Bir heykeltıraş olarak objeleri sınamak, optik illüzyonlar yaratmak, hem çok sade hem de çok komplike olmanın sözlük anlamı gibiydi sergi. Bir sanat eserinin en temel özelliği bakana göre anlamların değişmesi, yani birçok anlamı içinde barındırması ise Anish KAPOOR bunu çok çok iyi yapmış. 

En popüler eserlerden biri SARI. Hani şu herkesin önünde durarak "Profile Picture" yaptığı (ben de yaptım, yanlış anlaşılmasın kimseyi eleştirmiyorum :)) sarı zeminden bahsediyorum en basit ifadeyle! Aslında sergide fotoğraf ile kesinlikle ifade edilemeyecek yüzeyler söz konusu... Bir odanın duvarını kaplayacak kadar büyük sarı bir cam elyafın tam ortasındaki derinliği kesin çıplak göz ile görmek lazım. Renklerin kullanımı, kullanılan malzemelerin çeşitliliği, objelere ilk bakıldığında kesinlikle size bir çağrışım yapması ama aynı zamanda da yeni, özgün, saf bir şey görmüş gibi hissettirmesi... Ne yalan söyleyeyim bu soyutluğun işaret ettiği mitolojik, politik, felsefik tüm mesajları aldım asla diyemem. Ama hemen girişteki GÖK AYNA, bana göreceğim objelerin, fikirlerin basit ama manidar olacağını hissettirdi. İç bükey aynaya baktığımda gökyüzünün, hemen arkamdaki köşkün, biz dahil her şeyin içinde olduğunu gördüm. Anish çok basit bir düzenekle koskoca dünyayı, deneyimleyen kişi de dahil, insanın gözünün önüne seriyor aslında! Sana önce seni ve dünyanı gösteriyor basit iç bükey bir yüzeyle, dahice!... Sonrasında da sergiyi asla bir şey anlamak için değil objeleri deneyimlemek için gezdim. İnsanda inanılmaz bir dokunma içgüdüsü uyandırıyor. Bir iki kere yeltendim ama uyarı yedim... Dokunmak yasak, neyse ki fotoğraflamak serbestti :) Koyu cam elyafı kullanılarak oluşturulan iç bükey bir yüzey olan BENİM BEDENİM, SENİN BEDENİN adlı eserini gözlemek için mesela kesinlikle önünde yürümeniz, esere farklı açılardan bakmanız lazım. Hele ki tam ortadan baktıkça içe doğru gömülmüş alanın içine doğru çekiliyormuş gibi hissediyorsunuz. Hipnotize edici bir etkiden bahsediyorum... Tabi bunlar benim deneyimlerim :)

Fotoğrafla anlatılmaz dedim ama bir iki paylaşım yapayım:

SARI, Canon 550 D

GÖK AYNA, Kali, Canon 550 D

BENİM BEDENİM SENİN BEDENİN
EJDERHA, Kali, Canon 550 D

Daha önce hiç bir yerde sergilenmemiş bazı eserler de dahil olmak üzere 5 Ocak'a kadar bu sergiyi gezebilirsiniz. Daha fazla bilgi için buyurun buradan yakın.

Sevgili sergidaşıma teşekkürler.

6 Aralık 2013 Cuma

Havucun Memleketi

Gezi Tarihi: 15.10.2011

Ness Nikon D7000
Bir cumartesi günü gün ağarmadan yola çıktık. Yaklaşık 6 saatlik yolculuktan sonra Nallıhan’a vardık. Renkli toprakların oluşturduğu değişik desenleri olan bir sürü toprak tepeleri vardı. Gruplar halinde tepelerin üstüne çıkmaya başladık biz yukarı tırmandıkça tepelerin arasında ufacık kalıyorduk. Güneş hepimizi etkilese de iyi fotoğraflar çekmek için bu zahmete değerdi. Hocamız eşliğinde 2 saate yakın Nallıhan’da çekimler yaptık. Geniş tepelerini, sıcaktan kurumuş toprakları ve üzerinde bulunan bitkileri fotoğrafladık.

İstikamet havucun memleketi Beypazarı…

Beypazarı’nın hemen girişinde bizi kocaman bir havuç karşıladı. Beypazarı oldukça turistik bir yer çarşıya girer girmez işletmecilerin ve halkın misafirperver ve sıcak kişiler olduğunu gördük. Her adım başında teyzeler havucu sıkıp suyunu satıyorlardı biz de denedik gerçekten çok lezzetliydi. Bu arada etrafımızda gördüğümüz halkın fotoğraflarını çekmeyi ihmal etmiyorduk, değişik portreler hemen gözümüze çarptı. Gruplar halinde havuç temizleyen amcalar, ev kadınlarının elleri ile hazırladığı başta dolma, erişte, pestil, tarhana ve havuç suyu olmak üzere çeşit çeşit lezzetlerin bulunduğu tezgahlar renkli anlar yakalamak için bizlere fırsat oldu. Ama artık biz acıkmıştık :) Hocamıza Beypazarı’nda ne yenir diye sorduğumuzda Beypazarı güveci ve yaprak dolmasının yörenin en önemli yemekleri olduğunu söyledi. Hocamızla birlikte şirin lokantaların birine yemek yemek için oturduk ve siparişlerimizi verdik. Aşağı baktığımızda el işi örgüler, şallar ve sofra bezilerinin bulunduğu teyzelerin tezgahlarını gördük. Yemek sonrası arkadaşlarla uğrarız diye sözleştik. Yemeklerimiz artık hazırdı ve hocamızın bize övdüğü kadar lezzetliydi. Yaprak dolmasını hem zeytinyağlı hem de etli sıcak yemeğini yapıyorlarmış. Sıcak olanın en önemli özelliği yemeğin içine kemik suyu konmasıymış. Beypazarı güveci; toprak güvecin içinde pişmiş etli ve baharatlı bir tür pilavdı. Bir de 80 katlı baklavası var ki gerçekten el emeği ve göz nuru denilen cinsten. 



Ness Nikon D7000

Sonraki durağımız yaşayan müzeydi. Eski masalların anlatıldığı, kurşun döken teyzelerin olduğu, ebru sanatının icra edildiği ve eski çocuk oyunların oynandığı Beypazarı’nın en ilgi çekici mekanıydı. Girişinde rengarenk çizilmiş sek sek vardı, çocukluğumuzu hatırlamıştık. İlk başta oturup masalımızı dinledik. Kimi arkadaşlarımız kurşun döktürdü, kimi arkadaşlarımız oyunlar oynadı. Bizim için birçok fotoğraf çekme alanı vardı. Benim dikkatimi çeken güzel gözlü bir çocuk oldu kare şeklinde ki bir kutuda gölge oyunumuz olan Karagöz ve Hacivat oynatıyordu. Çok güzel bir portresini çektim.  Yaşayan Müze’nin şöyle küçük bir tarihi var. 19. yy’ da inşa edilen ve yapımı iki yıl süren konağın sahipleri İngiltere’ye ihracat yapan tüccar Ali Rıza Efendi ve Beypazarı’nın ilk kadın öğretmeni unvanına sahip Fatma Hanım‘mış. Varlıklı oldukları kadar eli açık olan bu insanlar, ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırabilmek için başka bir yerde görmediğim hoş bir sistem oluşturmuşlar: Adına da ihtiyaç kapısı diyorlar. İhtiyaç sahibi Kapıyı acıyor, kabını tezgaha koyuyor ve çeviriyor, bir sure sonra tezgah tekrar çevriliyor ve kabınızı dolu olarak alıyorsunuz. Yardım ediliyor olmasının dışında burada hoş olan şey yardım edenin ihtiyaç sahibini görmüyor olması. Eskiden yardım yaparken insanlar birbirini rencide etmemeye, gururunu kırmamaya daha bir özen gösteriyorlarmış demek ki. 

Hava artık kararmaya başlamıştı. Çarşıya bu kez alışveriş yapmak için girdik. Beypazarı Kurusu çay saatlerinin ve kahvaltı sofralarının vazgeçilmeziymiş. Un, süt ve tereyağı ile yapılan Beypazarı Kurusu'nun en önemli özelliği ise dayanaklılığını bir yıl kadar muhafaza edebilmesiymiş. Son olarak Beypazarı’nı tepeden görebileceğimiz Hıdırlık tepesinde çıktık. Tarihi ahşap evleri ve 200 yıllık çarşısını panoramik olarak gördük. Dikkatimizi çeken ilçenin tam ortasından geçen dinozor sırtını andıran tepecikler görülmeye değerdi. Eve gitme vaktimiz gelmişti. Ama içimden bir ses nereye diye çınlıyordu. Ülkemiz nice güzellikleri içeresinde barındırıyor hangi birini ötekinden üstün tutalım!? :)



Ness Nikon D7000



Ness Nikon D7000


Ness Nikon D7000




4 Aralık 2013 Çarşamba

Fotoğrafçılara Alınabilecek En İlginç Hediyeler










Hediye almak herkesin hoşuna gider ya hediye vermek o zordur işte…  Kişiye uygun bir hediye seçerken hediyenin hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünürüz. Farklı bir hediye almak için kişinin hobilerini göz önünde bulundurabiliriz. Biz fotoğrafçıların ne tür hediyeler hoşuna gider sizlerle paylaşalım istedik. 



       Birkaç özlü söz :
  • İnsan, hediyesini kalbiyle beraber vermezse onun ne değeri vardır. ( Charles Tshopp )
  • Küçük hediyeler dostluk, büyük hediyeler sevgi meydana getirir. ( Licterberg )
  • Sevdiklerimize vereceğimiz en değerli hediye, ne altındır, ne de mücevher, Yalnız kendimizden bir küçük parça. ( Raldp Waldo Emerson )
  • Bir hediyeyi verirken davranışımız hediyenin kendisinden daha büyük anlam taşır. ( Pierre Corneille )



Yüzük
Lens Avize
Film Çerçeve
USB Bellek
Fotoğraf Makinesi Askıları
Bokeh Kit
Objektif Bileklik
Objektif Görünümlü Kupa Bardak
Yastıklar 
Fotoğraf Makinesi Anahtarlık
Flaş yerinden su fışkırtan fotoğraf makinesi
Fotoğraf Makinesi Saat 

Kamera Kalemtraş 
                                                                                                                                         
Kaynakça : İnternet