16 Aralık 2013 Pazartesi

Çeşm-i Cihan bu mu ola?

Gezi Tarihi: 14 - 15.09.2012


14 Eylül 2012 Cuma günü tüm haftanın yorgunluğu üzerimizde iken yola çıktıkBartın ilinin 17 km kuzeyinde yer alan Amasra’ya ulaşmamız takriben 8 saatimizi aldı. Aslında keşfetmenin yola çıkış anıyla başladığına inanırım ama bu gezide gece gece gözlemleyeceğim bir şey olamadı. Böylelikle yolun kendisi değil gideceğimiz yer asıl başlangıcımız oldu. Ama ne başlangıç! 


Amasra Anı, Ali İhsan GÖKÇEN

Buraya daha önceden de gelmiş olmama rağmen güzellik ve tarih kokan koyu gördüğümüz seyir tepesindeki görsel şölen benim için yine inanılmazdı. Fatih Sultan Mehmet, Karadeniz seferi sırasında burayı ilk gördüğünde dudaklarından şu sözler dökülmüş "Çeşm-i Cihan (Dünya'nın göz bebeği) bu mu ola? "  O padişah ki 1453’te İstanbul'u fethetmiş ama bu güzellik karşısında dile gelmiş, biz de bu anı ölümsüzleştirmek için hemen makinelerimize sarılmıştık.


Ness, Nikon D7000

Seyir tepesinden ayrılırken anı fotoğraflarımız ceplerimizde mutlu ama birazcık acıkmış bir halde kasabaya dağıldık. Küçük bir sahil kasabası havasını hiç kaybetmemiş Amasra. Bizi önce teyzelerimizin sattığı yöresel yiyecek pazarı karşıladı. Manda sütünden yapılmış peynir, envai çeşit reçel ve daha nice doğal besin… Pazara yakın bir yerde bir heykel dikkatimi çekti. Ama bu heykel alışkın olduğumuz gibi padişah kaftanı giymiş biri değil, gençten bir adamındı. Yaklaştığımda fark ettim ki trafik kazasında hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu’ya Amasralılar vefa borcunu böyle ödemiş.

Kahvaltı sonrası tarihi köprünün üzerinde tüm grup yeniden buluştuğunda havanın güzelliğine şükrediyorduk. Tarihi köprünün üstünde hatıra fotoğrafları çekildi. Kemere Köprüsü Roma döneminde yapılmış, köprü kenarları ise toprak kayması nedeni ile günümüzde restore edilmiştir. Amasra`daki Sormagir Mahallesi ile Boztepe - Zindan Mahallesi’ni birbirine bağlamakta. Eski zamanlarda köprünün altı çakıl taşları ile kaplı imiş ama sonrasında temizlenerek köprünün altından akım sağlanmış. Zaten daracık olan köprüye ulaşım iki ayrı ufak geçitten geçilerek sağlanmakta. Araçların kemerlerin arasından zorlanarak geçişlerini izlemek keyifli anlardı.


Amasra Anılar, 2012
Kasaba etrafında keşif turlarımız sonrasında yine yüksek bir tepeden Amasra’ya bu sefer de Büyük Liman kısmından baktık. Havanın güzelliğini fırsat bilen günübirlikçi turların deniz sefasını yukarıdan izlerken, denizde bizim de bir turu hak ettiğimizi düşünen hocamızın direktifi ile limana doğru yürümeye başladık. Yol üstünde çocukların sek sek çizimlerinde yer yer eğlendik. Tarih kokan şehirde köşe başında rastladığımız kalıntıları fotoğrafladık. Bir çok evin önünde farklı objeleri ( eski süpürge, ayakkabı, tencere gibi … ) saksı olarak kullandıklarını görüp çiçeklerin güzelliğine daldık. Ama tadı damağımızda kalan, bizi çocukluğumuza götüren esas olay bazı arkadaşlarımızın ağaca çıkıp incir toplaması oldu. Keyifli anlardan sonra vardığımız limanda tekneye binerek Dünya'nın göz bebeğine bir de denizden baktık. Havanın ve ışığın bu otantik kasabada bize gülüşünü her anda fotoğraflamaya çalıştık. Portre denemeleri yapıldı, reflektör kullananları keyifle izledik. Lens değiş tokuşları yapılıp farklı ekipmanların performansları izlenildi. Kısacası fotoğrafla beraber gelen kaçınılmaz paylaşım ortamı herkesi sarmaladı.

Görsel şölenden sonra iyi bir ziyafet çekmek farz olmuştu. Taze balık, en az 20 çeşit malzeme ile yapılan meşhur Amasra Salatasını göz açıp kapayıncaya kadar tükettikten sonra sıra gelmişti manda sütünden yapılan ballı yoğurdu denemeye. Bu eşsiz tadı da tattıktan sonra tekrar Amasra sokaklarına attık kendimizi.

Biz fotoğraf çekme amaçlı günübirlik olarak gittik Amasra'ya. Fakat yaz aylarında hafta sonunu geçirmek, İstanbul'dan uzaklaşmak amaçlı gidilmesini de öneririm. Yemekleri, havası, suyu ayrı güzel gerçekten de!... 


Ness, Nikon D7000


Ness, Nikon D7000









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder