23 Aralık 2013 Pazartesi

YEDİGÖLLER

Gezi Tarihi: 09.11.2013 


Nasıl iş bu
Her yanına çiçek yağmış
Erik ağacının
Işık içinde yüzüyor
Neresinden baksan
Gözlerin kamaşır
Oysa ben akşam olmuşum
Yapraklarım dökülüyor
Usul usul
Adım sonbahar
Atilla İLHAN

Sonbahar insana hep hüzün verir ünlü şairin dizelerinden de anlaşılacağı gibi.  Ömürden bir yıl daha geçmiştir, önümüz de kıştır… Erkenden havanın kararması bir yana soğuk olması bir yana… Gelin görün ki biz fotoğrafçılar için doğanın büründüğü tüm renkleri gözlemleyebilmek adına sonbahar da güzeldir! Hele ki Yedigöller'e ikinci kere giden bizler için daha da güzeldi o gün...

Tüm haftanın yorgunluğu üzerine 6 saatlik engebeli bir yolculuk yapmak akıl işi değil tabi…  Yol boyunca kesintisiz uyuduğumdan Ali İhsan Hocamızın heyecan dolu sesi kulağıma ilk çalındığında önce bir anlam veremediğimi hatırlıyorum. “Arkadaşlar, ışık çok güzel! Hemen makineleri alın, yemeği sonra yersiniz!” Eşimiz, arkadaşımız, ebeveynlerimiz verse şu tavsiyeyi güleriz - kızarız belki. Ama fotoğraf uğruna konfor alanını defalarca yerle bir etmiş olan bizler için artık bu bir uyanış çağrısı!

Muhteşem sabah güneşi göle vurdukça artık çıplaklaşmış ağaçların yansımaları bize enfes kareler sunuyor. Bir tatlı huzur almaya gelmiştik Yedigöller’den, işte önümüzde tüm bakirliğiyle, sessizliğiyle bizi bekliyor. Bolu ili içerisinde yer alan Yedigöller Milli Parkı 1965 yılında açılmış. Yedigöller'e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş. İşte bu heyelan göllerinin adı: Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl’dür. Yedigöllerin hakim bitki örtüsünün kayın olduğu, ayrıca meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, göknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi değişik tür ağaçların da görüldüğünü Hocamızdan öğreniyoruz. Genellikle bizim gibi günübirlikçilerin kaçış alanı olmaktan ziyade Yedigöller kampçıların, karavancıların da doğayla buluşma yeri.


Kali, Canon 550 D, 2013


Ness, Nikon D7000, 2013
Kali, Canon 550 D, 2013
Ness, Nikon D7000, 2013

İlk durağımız olan Büyükgöl ve çevresini fotoğraf için en mükemmel zaman olan sabahın ilk ışıklarıyla gezdikten sonra sıra geliyor karnımızı doyurmaya. Bir önceki geziden tecrübe ettiğimiz gibi bölgede alışveriş yapılacak, vakit öldürülecek, kısaca tüketilecek bir tesis olmadığını bildiğimizden yanımızda getirdiğimiz kumanyalarımızı gölün etrafında büyük bir keyifle yiyoruz. Yedigöllerin ilk görüşte güzelliğini kavramış bizleri bekleyen ikinci sürprize doğru yol almak için araçlarımıza biniyoruz. Yaklaşık 20 dk’lık yolculuktan sonra Kapankaya Seyir Tepesi’ne ulaşıyoruz. Sıra sıra dizilip yokuş yukarı nefes nefese biz ofis çalışanlarını çok yoran yürüyüş ardından tepeye ulaştığımızda herkes çocuklar gibi şen. Zira tüm vadi ayaklarımızın altında…3 tane gölü ağaçların nasıl çevreleyip sarmaladığını bir de yukarıdan görme şansı elde ediyoruz. Hocamızın fotoğraf çekim teknikleri, bölgenin coğrafi konumu hakkında bilgi aktarımını ve artık ne yazık ki sonbahar mevsiminin nasıl yaşanmadığını deneyimleriyle paylaşmasını merakla dinliyoruz. En son 2005 yılında bir çayın demlenmesi gibi yavaş yavaş havanın soğuması sebebiyle ağaçlar yapraklarını toprağa olması gerektiği gibi bırakmış. Sonrasında ise ani hava değişimi nedeniyle bir – iki  gecede yapraksız kalmış koskoca ağaçlar.


Kali, Canon 550 D, 2013

Seyir Tepesi’ni geride bırakarak İncegöl’ün etrafına bir inci kolye gibi dizilmiş fotoğraf çekerken buluyoruz kendimizi. Oldukça küçük bir gölü bu kadar özel yapan etrafındaki heybetli ağaçların güzelliğine güzellik katan göldeki yansımalar. Kahverenginin her tonu, arada sarı, yeşil bize eşlik eden renkler. Şehirden uzakta burada olduğumuza, fotoğraf için yine eşsiz güzelliklere tanıklık ediyor oluşumuza her birimiz şükrediyor. 



Ness, Nikon D7000, 2013
Nazlıgöl’ün etrafında kısa bir moladan sonra vadi boyunca heyecanlı olacak bir yürüyüşe geçiyoruz. Kamp alanını geride bırakarak ormanının içine doğru sokuldukça kısa süreli yol kayıpları olmuyor değil. Gülenkayalar’ı aşıp Şelale’ye ulaşıyoruz ama nasıl ulaşmak!.. Beraber hareket etmenin, yardımlaşmanın, düşeni tutmanın en güzel örnekleri sergileniyor. Şelale’ye ulaşmanın ödülü ise kaydettiğimiz güzel fotoğraflar.


Kali, Canon 550 D, 2013

Vadi içinde fotoğrafla yoğrulmuş dakikalardan sonra açık havaya alışkın olmayan birçoğumuz için yine ağırlık ve açlık baş gösteriyor. Hocamız ile dinlendiğimiz bir anda gezide yer almayan, tamamen tesadüf eseri karşılaştığımız ÜFK üyesi arkadaşımız bize sıcak çaya kadar uzanan ikramlarda bulunuyor. Artık o kadar kalabalık bir aileyiz ki!.. Hepimiz şaşkın ama büyük bir minnettarlık ile ikramları mideye indiriyoruz. 

Geri dönüş yoluna saat 16:00 gibi düşüyoruz. Günün yorgunluğu üzerimizde ama yine ailemizle bir gün geçirmiş gibi huzurlu, doğada zaman geçirmiş olmanın verdiği mutlulukla bu günü sonlandırıyoruz. 

Yedigölleri hem günübirlik hem de kampçılığı seven herkes için öneriyoruz... Yol çok uzun ama göreceğiniz manzara ve bakir doğa her şeye değecek inanın! 


Yedigöller Anı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder